browser icon
You are using an insecure version of your web browser. Please update your browser!
Using an outdated browser makes your computer unsafe. For a safer, faster, more enjoyable user experience, please update your browser today or try a newer browser.

Macerada Yarışmasında Derece mi Geldi Yoksa?

Posted by on 09/09/2013

Bu sene ilki düzenlenen Macerada macera yarışı bu haftasonu İstanbul’un incileri, adalarda koşuldu. Biz de katılmaz mıyız? Elbette oradaydık. Cumartesi sabahtan bisikletleri arabamızın arkasına yükledik ve İstanbul’a doğru yollandık. Hava durumu yarışma gününde yağmur gösteriyordu. Zaten aklımızı kurcalayan yüzme etabı bu sebeple bizim için iyice korkutucu hal almıştı.

Cumartesi öğleden sonra deniz motoruyla Heybeli Ada’ya gittik. Bizi iskelede karşılayan organizasyon ekibi ile birlikte bisikletlerimizi sürerek, yarışma günü bisikletleri teslim alacağımız noktaya vardık. Bisikletlerin ayarlarını tamamladıktan sonra organizasyon ekibine vererek servisler ile Kızılay’ın kampına götürüldük. Akşam Alper Dalkılıç‘ın Eksi – Artı film gösterimi ve 7 Kıtada 7 Ultra Maraton konulu sunumundan sonra yarışma brifingi verildi. Sonrasında ise bu tip yarışmalarda gelenekselleşmiş olan yemek faslına geçildi. Alışılmış olmayan şey ise çorba, makarna, et yemeği ve cacıktan oluşan mükemmel menüydü. Yemekte diğer yarışmacılar ve Alper Dalkılıç ile bol bol sohbet etme fırsatımız oldu. Saat 23:00 olmadan bir güzel doymuş şekilde odaya giderek dinlenmeye çekildik.

Ertesi sabah saat 07:00’de kahvaltıya indiğimizde ekipmanımız hazırdı. Dinlenmiş ve odaklanmıştık. Organizasyon yine zengin bir öğün ile bizi iyice motive etti. Yüzme giysilerimizi giydik, yarışma boyunca üzerimizde taşıyacağımız ekipmanı içeren çantalarımızı alıp iskeleye gittik. Ayakkabılar da dahil olmak üzere tüm ekipmanı çantaların içine yerleştirerek görevlilere teslim ettik ve bizi Burgaz Ada’ya taşıyacak olan tekneye bindik ve karşı kıyıya geçtik. Yarışın başlamasına 20 dakika kadar vardı. Katılımcılarının önemli bir kısmını genç triatletlerin oluşturduğu 41 takım iskelede ısınıyor ve sohbet ediyordu.  Biz de tedirginlik içinde karşı kıyıya olan mesafeyi gözümüzde tartıyor, denizdeki denizanalarını sayıyor ve böylelikle heyecanımızın katlanmasına sebep oluyorduk. Neyse ki pırıl pırıl bir güneş üşüme korkularımızı gideriyordu ve yarışın sonuna kadar da bize böyle eşlik etti.

Saat 09:00’da start verildi. Yarışmacılar birbiri ardına suya atladı. Hepsinin ardından biz kendimizi denizanalarının yumuşak ve şefkatli kucaklarına bıraktık. Yüzme mesafesi 600 m. idi. Hesaplarımıza göre 25 dakika içinde karşı kıyıda olacaktık. Akıntı bizi Güney’e doğru sürüklüyordu. Kuvvetli olmamasına rağmen yavaş yüzdüğümüz için akıntıdan etkileniyorduk. Yönümüzü hafif Kuzey’e çevirerek, denizanası kümelerinin içinde kulaç atarak 21 dakika içinde yüzme etabını tamamladık.

Karaya çıktıktan sonra çantalarımızı aldık. Hızla ayaklarımızı kuruladık, koşu giysilerimizi ve ayakkabılarımızı giydik ve haritalar ile bisikletleri teslim aldık. 1 / 7000 ölçeğindeki oryantiring haritamızda 14 hedef vardı. Bu hedefler değişik puanlarda idi ve stratejimize göre bizim planlayacağımız sırada toplanacaktı. Zaman kaybetmeden kendimize bir rota çizdik ve pedallara asıldık. Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla yüzme etabını 11 dakikada tamamlayan takımlar varmış. Biz de son sıralarda tamamladığımız için bisiklet ve koşuda bu açığı kapatmalıydık. Bisiklet etabı sırasında zaman zaman yoldan tamamen çıktık, bisikletin bizi taşıdığı kadar olmasa da biz de bisikletleri dik patikalar, makiler ve hatta dik merdivenler arasında taşıdık. Bu etepta iki farklı bonus oyun vardı. İlki, tangram tipinde bir puzzle, ikincisi ise bir mini kaleye 5 şut çekmeden ibaretti. İskelede bisiklet teslim noktasına vardığımızda izleyiciler, oraya varan ilk kadın – erkek karışık takım olmamızdan ötürü bizi tebrik ettiler.  Demek ki bisiklet etabını hızlıca bitirmiştik. Koşu haritalarımızı aldık, kaskları ve bisikletleri bırakıp oryantiring etabına başladık. Hedeflerin büyük çoğunluğu sokakların arasındaydı. Yine de parkuru tamamlayabilmek için adanın yüksek noktalarını da ziyaret etmemiz gerekti. Saat 12:15 gibi koşu etabını da tamamladığımızda derecemizden oldukça memnunduk. Ne var ki bizi nahoş bir sürpriz bekliyordu. Bonus oyunlardan bir diğeri adaya özgü Kocayemiş bitkisinden bir örnek getirmekti. Biz de bir Kocayemiş meyvesi getirmiştik. En azından onun Kocayemiş olduğunu sanıyorduk. Halbuki getirdiğimiz bitkinin henüz açmamış bir meşe palamudu olduğu ortaya çıktı ve biz hiçbir haritada işaretli olmayan bir hedefi bulmak üzere en yakın yabanıl alana doğru tekrar koşmaya başladık. Adanın her yerinde bol bol bulunduğu iddia edilen bu gizemli bitkiyi bulmamız 50 dakikamızı aldı. Kocayemiş’in izinde adanın öteki ucuna kadar gitmiştik. Buradan finish noktasına geri koşmamız 10 dakikamızı daha aldı ve toplamda 4 saat 15 dakika içinde yarışı tamamlamış olduk. Hedeflerde hiç hata yapmamıştık, mantıklı bir sıra izlemiştik, stratejimiz doğruydu, futbol etabı hariç tüm bonus oyunlardan tam puan almıştık. 2 şut kaçırdığım için, 1.000 puan üzerinden 980 puan toplayarak yarışmayı noktaladık. Kaçan 2 şut ve Kocayemiş ararken harcadığımız ekstra 1 saat yüzünden herhangi bir derece beklentisine girmedik.

Kızılay kampına  dönerek duşumuzu aldık, üstümüzü değiştirdik. Sonra liman civarına inerek bir güzel karnımızı doyurduk. Ödül töreni başladığında bu keyifli ve hiç de kolay olmayan yarışmayı kimlerin kazanacağını merak ederek kalabalıktaki yerimizi aldık. Derken 3. olan takımın adı okundu, ve bizi sahneye çağırdılar: 16 numaralı takım; Kertenkeleler! Bu beklenmedik çağrı ile kürsüye doğru ilerlerken içimizi çocuksu bir heyecan kapladı. Son 1 yıldır macera yarışlarıyla uğraşıyorduk ancak henüz bu şekilde bir dereceye girmemiştik. Üstelik tüm yarış boyunca son derece eğlenmiştik. Kürsüye çıktık… Büyük bir mutlulukla ve coşkuyla ikinci ve birincilerin davet edilmesini izledik. Kategori olmayan bu yarışta kürsüdeki tek kadın-erkek karışık takım olmak da bize ayrıca gurur veriyordu. Hani bazı rüyalar vardır, uyanmadan hemen önce gördüğünüz, mutlak mutluluk dolu rüyalar… Rüyada olduğunuzu bilirsiniz ve uyanmadan hemen önce o mutluluk anına sarılırsınız, bırakmak istemezcesine, ama kaçınılmaz bir biçimde uyanırsınız. Tam bu hisler içindeyken (tamam biraz abartıyor olabilirim) bir anons yapıldı ve puanlamada yapılan bir hatadan ötürü sıralamanın değiştiği söylendi. Kürsüden indik, hediyelerimizi ve madalyalarımızı verdik, geriye yüzümüzdeki gülümseme ve tatlı anılar kaldı. Tabii hayal kırıklığı kimseyi hoşnut etmez ama gerçek olan hayallerin bir adaletsizlik üzerine kurulması ise kabul edilemez. Hele ki adaletin bugünlerde ülkemizde çok arayıp, bulamadığımız bir değer olduğunu düşündüğümüzde…

s_IMG_2337

Sonuçta eğlendik. Yarışma harikaydı, parkur süperdi, organizasyon ekibi son derece başarılı ve güleryüzlüydü. Macerada’nın her anından keyif aldık (Kocayemiş’i aradığımız son dakikalar hariç). Ekip olarak biraz daha tecrübelendik. Performansımızın ilerlediğini gördük. Ve çok eğlendik! Üstelik yalandan da olsa kürsünün tadına da bakmış olduk. Aramızda şakalaşırken artık bunun alışkanlık yapacağını ve bir daha kürsüden inmeyeceğimizi söyleyip durduk. Seneye tekrar oradayız. Sizleri de bekleriz!

 

s_IMG_2352s_IMG_2325

4 Responses to Macerada Yarışmasında Derece mi Geldi Yoksa?